16 Kasım 2007 Cuma

Canlıların Ortak Özellikleri (Virüsler Hariç)

1.Tüm canlılar başta nükleik asitler (DNA,RNA)olmak üzere karbonhidrat,yağ,protein ve su moleküllerinden meydana gelir.
2.Tüm canlılar hücrelerden oluşmuştur.
3.Organizasyon:Hücreler dokuları,dokular,organları ve organlarda sistemleri oluşturur.
4.Enerji üretimi (Solunum).
5.Beslenme:Canlılar hayatsal faaliyetlerinin devamı için enerjiye ihtiyaç duyarlar.Bu enerjiyi de besinlerden sağlarlar.
6.Metabolizma:Canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için hücrelerinde gerçekleşen tüm biyokimyasal reaksiyonlara(organik madde sentezi,büyük moleküllerin parçalanması,zararlı maddelerin atılması) metabolizma denir.
Metabolizma anabolizma(yapım),katabolizma(yıkım) olmak üzere ikiye ayrılır.
7.Büyüme:Canlılarda metabolik faaliyetler sonucu oluşan hacimsel artışa büyüme denir.
Anabolizma > Katabolizma ise canlı büyür.
Anabolizma = Katabolizma ise canlı olgunluk evresinde
Anabolizma < Katabolizma ise canlı yaşlanır, ölür.
8.Üreme:Eşeysiz ve eşeyli olmak üzere iki çeşittir.
Eşeysiz üremede ana canlı ile aynı kalıtsal özellikler oluşur.
Eşeyli üremede ise farklı özellikte bireyler oluşur.Çeşitlilik artar.
9.İrkilme ve Hareket: Canlılar iç ve dış çevrelerinden gelen uyarılardan etkilenerek tepki gösterirler.
Pasif Hareket:Yön değiştirme şeklindedir.Bitkilerde gözlenir.
Aktif Hareket:Yer değiştirme şeklindedir.Hayvanlarda gözlenir.
10.Adaptasyon:Canlıların çevre ile sağladığı uyumdur.Bu uyumu sağlamak için meydana gelen değişiklikler kalıtsaldır.
11.Homeostasi:Çevre şartlarının değişken olmasına rağmen iç dengenin sürekli sabit tutulması olayıdır.Örneğin kandaki Oksijen ve Karbondioksit solunum sistemi ile dengede tutulur.
12.Mutasyon:DNA da meydana gelen değişiklikler mutasyondur.Her canlıda DNA yönetici molekül bulunduğundan mutasyon tüm canlılar için ortaktır.

Bakterileri Görmek İstermisiniz.


-Bakteriler ışık mikroskobuyla görülebilecek kadar küçük canlılardır.
-Monera alemi canlılarındandır.Prokaryot hücre yapısına sahiptirler.
-Hücre zarı üzerinde hücre duvarı bulunur.Bazı bakterilerde hücre duvarına ek olarak polisakkaritlerden oluşmuş koruyucu kapsül bulunur.Kapsül yüzeye tutunmayı kolaylaştırır.
-Bakteri Dna'sında protein kılıf yoktur.Dna halkasal yapıdadır.Bunun dışında sitoplazmada plazmid denilen Dna'dan küçük yapılar vardır.
-Bazı bakterilerde bulunan kamçılar suda aktif hareket sağlar.Genellikle çubuk ve spiral şeklindeki bakteriler aktif hareket ederler.Yuvarlak bakteriler genellikle pasif hareket ederler.
-Uygun olmayan koşullarda bakterilerde ısıya kuraklığa dayanıklı endospor oluşur. Endosporlar üremede görevli değildirler.Endospor haline gelirken bakteri su kaybeder,büzülür.Metabolizması minimuma iner.Sonra etrafını kalın bir çeper tabakası sarmasıyla endospor oluşur.Şartlar uygun olduğunda bakteri tekrar eski haline gelir.

Mantarlar (Fungiler) Alemi

Mantarlar genellikle karada ve tatlı sularda yaşarlar.
Şapkalı mantarların büyük bir kısmı yenilebilirdir ancak çok zehirli türleride vardır.
Kamçı veya sil bulundurmazlar.
Hücre duvarı kitinden yapılmıştır.
Mantarların parazit ve saprofit türleri vardır.
Mantarlar hif denilen ince uzun ipliklerden oluşan yapısal bir özellik gösterir.Hifler renksizdir.
Hifler yan yana gelerek miselleri oluşturur.
Bazı mantarlar mavi-yeşil alglerle birleşerek liken birliğini oluştururlar.
Mantarların hepsi heterotroftur.
Mantarlar eşeyli ve eşeysiz olarak çoğalırlar. Her iki durumda da spor oluşturular. Eşeyli üremeleri iki haploid hücrenin birleşmesini içerir. Toprağa dökülen sporlar rüzgarla ya da böceklerle çevreye dağılır ve toprakta yıllarca yaşayabilir. Mantarlar nemli ortamlarda gelişirler, bu nedenle yağmurlardan sonra topraktaki sporlar çimlenerek mantarları oluştururlar. Tek hücreli mantarlar ise tomurcuklanarak çoğalabilirler.
Sporlarla ürerler.
Mantarlarda rizoit denen köksü yapılar bulunur.Bazı mantarlarda ise historium denen emeçler geliştirilmiştir.


Mantar çeşitleri:
-Küf mantarları
-Maya mantarları
-Şapkalı mantarlar
-Pas mantarları

Biyolojik Ayıraçlar

Ayıraçlar ÖSS-OKS biyoloji sorularında zaman zaman küçük bir bilgi olarak karşımıza çıkabiliyor.
1. Fenol Kırmızısı asitlerle sarı,bazlarla pembe renk verir.
Örn:Soda,CO2'li su,yağasitleri,aminoasitler asidik özellikte olduklarından fenol kırmızısı ile sarı renk oluşturur.
Onikiparmak özütü bazik özellikte olduğundan fenol kırmızısı ile pembe renk oluşturur.
2. Fehling (Benedic):Glikozun ayıracıdır.Glikozlu ortamda tuğla kırmızısı renk verir.
3. Biüret:Proteinin ayıracıdır.Mor renk verir.
4. Nitrikasit:Proteinin ayıracıdır.Sarı renk verir.
5. İyot (Lügol):Nişastanın ayıracıdır.Mor renk verir.
6. Sudan III boyası:Yağın ayıracıdır.Pembe renk verir.(Yağ çözücüler benzen, benzin, tiner, aseton, eter, alkol)
Ayrıca kağıtta saydam bir leke oluşturduğu için kağıtta yağın ayıracıdır.
7. Kireç suyu: Asitlerle tepkime vermez.Herhangi bir değişiklik olmaz.

Kireç suyu CO2'li su(soda) ile tepkimeye girer. Bulanarak beyaz çökelek oluşturur.
Ca(OH)2 + CO2 --->CaCO3 +H2O
8. CO2:Kireç suyu CO2 ile tepkimeye girer ve bulanır.Bu nedenle kireç suyu da karbondioksitin ayıracıdır.
Solunum sonucu karbondioksit veririz.Eğer kireç suyuna üflersek bulanır.

9. Ba(OH)2,KOH: Bu bileşikler ortamdaki CO2'yi tutarlar.
10. Turnusol kağıdı:Asitlerle kırmızı,bazlarla mavi renk oluşturur.
11. Kongo kırmızısı:Asitlerle mavi, bazlarla kırmızı renk oluşturur.
12.Oksijen:Yakıcı bir gaz olduğu için kor halindeki kibritin parçalanmasını sağlar.

Solunum Sistemi

Kalbin Yapısı

Sigaranın Zararları Saymakla Biter mi?

Mekanik Tuzaklar

GENLİSİA






Genlisianın tuzağı, hayvan bağırsağına benzer. Toprak altında dallanmış olan yaprakları, içi boş borular şeklindedir. Topraktan çekilen su bu borularda ilerler.
Boruların uçlarındaki yarıklarda, bitkinin içine doğru yönelmiş
bir akıntı vardır. Bu akıntı, bitkinin içinde su pompalayan tüycüklerden
kaynaklanır.
Su içindeki böcekler ve diğer organizmalar, akıntı nedeniyle
boruların uçlarındaki yarıklardan içeri doğru sürüklenir. Bu sürüklenme boyunca geçtikleri her yer uçları aşağıya bakan kalın ve sert tüylerle kaplıdır.

Tüycükler de birer sübap gibi iş görerek, böceği bitkinin içine
doğru iten ikinci bir etki meydana getirirler. Kurban içerilere doğru
ilerledikçe bir dizi öldürücü sindirim beziyle karşı karşıya gelir. Sonunda da
Genlisianın besini olmaktan kurtulamaz.


TORBA OTUNUN DOKUNMATİK TUZAĞI

Bilim dünyasında 'Utricularia' adıyla bilinen torbaotu bir su bitkisidir.

Torbaotunun kese biçimindeki kapanlarınında üç tip salgı bezi bulunur: Bunlardan ilki olan küresel salgı bezleri, kapanın dış yüzünde yer alır.

Diğer iki tip salgı bezi, yani "dört kollu salgı bezleri" ve "iki kollu salgıbezleri" ise kapanın iç yüzünde yer alır. Bu farklı salgı bezleri, çok ilginç bir tuzağı aşamalı olarak çalıştırır.

Öncelikle iç yüzeydeki salgı bezleri devreye girer. Bu bezlerin üzerindeki tüyler, suyu torbaotunun dışına doğru pompalar. Böylelikle torbaotunun içinde, önemli bir boşluk meydana gelir.

Bu boşluğun ağzında ise, deniz suyunun tekrar içeri girmesini engelleyen bir kapan vardır. Bu kapanın üzerinde bulunan tüyler ise, dokunmaya karşı oldukça duyarlıdır.

Sudaki bir böcek veya organizma bu tüylere değecek olursa, kapan hızla açılır. Doğal olarak da içi boş olan torbaotuna doğru ani bir su akımı oluşur.

Bu akıntıya kapılan kurban daha ne olduğunu anlamadan kapan kapanır. Saniyenin binde biri kadar kısa süren bu olaydan hemen sonra da, salgı bezleri içeride hapsolan avı sindirmek üzere salgı üretmeye başlar.




Torba otunun kesiti ve kapanın işleyişi:

1- Av kapanın tetik tüylerine dokunuyor, 2- Kapan anında açılıp hayvan
içeri çekiliyor 3- Kapı kurbanın üzerine kapanıyor.
kaynak:popüler bilgi

Bal Arılarında Savunma Stratejileri

Japonya'daki eşek arıları, Avrupa'dan getirilen bal arıları için tam bir düşmandır. Yağma için bir kovana saldıran 30 eşek arısı, üç saat içinde tam 30.000 bal arısını öldürebilir. Ancak buna karşılık yerli bal arıları mükemmel bir savunma mekanizmasına sahip olarak yaratılmıştır.

Bir eşek arısı, yeni bir arı kolonisi keşfettiğinde, bunu diğer hemcinslerine duyurmak için özel bir koku salgılar. Kokuyu bal arıları da algıladığından, kovanı savunmak üzere hemen girişe toplanmaya başlarlar. Bir eşek arısı yaklaştığında, 500 kadar bal arısı havalanıp hemen eşek arısının etrafını sarar. Bedenlerini hızla titreştirmeye başlarlar ve bu, arıların vücut ısılarının artmasına neden olur. Bu esnada eşek arısı adeta bir fırında pişiriliyormuşçasına ısınır ve sonunda ölür. Bu türden bir saldırının ısıya duyarlı filmle çekilmiş fotoğrafında, görünen beyaz bölgelerdeki sıcaklık 50 oC'ye kadar çıkmaktadır. Bal arılarının dayanabildiği bu sıcaklık, eşek arıları için ölüm demektir.


Bal arılarının savunma silahı iğneleridir. Ama bunun yetersiz kaldığı zamanlarda vücut ısıların kullanarak düşmanlarını öldürürler. Kovana saldıran bir eşek arısının etrafına toplanan arılar, onu yaydıkları ısı ile kavurarak öldürürler. Isıya duyarlı kameralarla çekilen yandaki fotoğraftaki kırmızı bölgeler, ısının 50 derecenin üzerine çıktığı yerleri göstermektedir.

kaynak:popüler bilgi

Mikroorganizmalar